7 Aralık 2012 Cuma

*AYRIK OTU...

 
 
ayazın hüzün gözüdür, güneş vuran pencere
perdesi gardiyandır, o an şiire tutsak özün
kalemi tutan eli yetim gölgesi
Borodin’in Poloveç Dansı erketesinde
kalem kelamla halay çekiyor kağıt üstünde
imgenin havasıyla ağırlaşan odası
sözcüklere yataklık eden
işbirlikçisidir şiir eyleminin

şiire nöbetteyken
parola sormadan
heceleri sınırdan geçiren
şiirin vicdaniredçi askeridir şair;
sevdayla beyni yıkanmış, felsefeyle kandırılmış
iflah olmaz bir düş seyyarı
güncelin zabıtasından kaçan

ve şiir bin atlı sözcüklerle işgal eder dünyayı
esiri şair, ganimeti bir duygu garabeti

ahşap bir suç mahalli üzerinde
boş duran bir kağıdın hasretini bilen
kınından çekilmiş bir kalemden güzeli var mı?
faili meşhur dizelerle iğfal edilmiş beyaz kağıdı
şiirle kirlettiği için; helalim, namusum diyen
haremine katan o şiir ülkesinin efendisi
kalemle kağıdın hayli meşru çocuğunu
doğmamış yazarlar adına evlat edinendir şair.
imgenin dar sokaklarında
yalnız bir metafor dilencisi
ıslığında bir Fado’nun hüzünlü ezgisi
kimsesiz şiirler için imza topluyor sokak lambalarından

o sokaklar ki dostlarını barındırır:
fahişeler aşk cephesinin ön saf lejyonerleri
serseriler hodbin kaldırımların gerçek sahipleri
köpekler ve kediler iyi bir şiir arar çöpler içinde
üst üste yığılan hecelerin karanlığında
güneş olmaya yüz tutmuş bir şiirden güzeli var mı?
hepsi dostudur şairin
geri kalan
şiir ülkesinin haymatlosları sıcak eviçlerinde

ezcümle şiirde bahsi geçen şair
ve şair değildir şu an kalemi savuran
şiirin sevdalısı
pencereden bakan
bir ayrıkotu
“geri kalan” içinde
 
Bülent TOP


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder