21 Ekim 2013 Pazartesi

*SORMUYOR Kİ BİR TANEM


Vurulmuşum bir güzele, dert ince,
«Gör» diyorum; görmüyor ki bir tanem...
Güller diktim garip gönle, gönlümce,
«Der» diyorum; dermiyor ki bir tanem... 

Umut yarım, hasret ağlar her dilden,
Yaradan’ım esirgesin kem yelden,
Yürek mızrap, aşk ses vermez pes telden,
«Ger» diyorum; germiyor ki bir tanem...

O yâr benim hem güneşim hem ayım,
İçte gurbet, görünüşte sılayım,
Bir söz n’olur ben de beni bulayım,
«Ver» diyorum; vermiyor ki bir tanem...

İç çekerim, gözyaşımda ah yanar,
Her dalıma bir uğursuz kuş konar,
Hâne viran, yara derin, dil kanar,
«Sar» diyorum; sarmıyor ki bir tanem...

Gören diyor: «Sarhoş mu bu, deli mi?»
Uzatsam da yâr tutmuyor elimi,
İlmik ilmik dokuduğum kilimi,
«Ser» diyorum; sermiyor ki bir tanem...

Bekletme can, hadi artık! Gel artık!
Gül açılsın, mahzun gönle, gül artık!
Sevdalını tanı artık, bil artık!
«Sor» diyorum; sormuyor ki bir tanem... 

Hadi ÖNAL

20 Ekim 2013 Pazar

*YENİ SEVDALININ SABAHI


seher vakti
siliniyor yeryüzünün sürmesi gözünden
kırılıyor gökyüzünün camları
iğneler, ısırıklarla dolu
denizin yorgun kolları
şafak

gerdek sabahının pembe gelini
açıyor perdelerini
yellerin çiğden kanatları
ırgalıyor gülleri, zambakları

uyanıyor delikanlı
düşünü bitiremeden
- aşığım
diyor
- yanığım
savurup göğsünün sapını samanını

Adnan ÖZER

19 Ekim 2013 Cumartesi

*YÜREĞİ NAZLIM


Veda ettiğin hiç bir şey gitmez aslında senden
Yüreğinin kalıcı misafirleridir onlar, kemirir durur beynini
Bir umut uzaklara daldırdığın masum gözlerde ararsın sevgiliyi

Kim bilir hangi geceye düşer, sabahı olmayan şiirler
Sen hiç yıldızlara sarılıp uyudu mu? Söyle yüreği nazlım
.

Bir veda busesi dolar yüreğine, ağlamaklı olur gözler
Susturursun içindeki çığlıkları, sessizliğe bürünür diller
Neylesin gönül, açmaz olmuş sensiz bu baharda güller

Kim bilir hangi geceye düşer, sabahı olmayan şiirler
Sen hiç yıldızlara sarılıp uyudun mu? Söyle yüreği nazlım.

Mecnun un Leyla ya yandığı yürekte kıvılcım olsam
Yansam senin için yansam ateş olsam Muhammed aşkına
Bin tövbede yemin edip arınsam günahlardan yaradan aşkına

Kim bilir hangi geceye düşer, sabahı olmayan şiirler
Sen hiç yıldızlara sarılıp uyudun mu? Söyle yüreği nazlım.

Yağmurları bekliyorsan, içine çekmek için toprağın kokusunu
Beni de öyle bekle, sensizliğimin elinden tutup gelirim bir gün.
Koşarım yalın ayak, hür ve özgür, yüreğinin mabedine

Kim bilir hangi geceye düşer, sabahı olmayan şiirler
Sen hiç yıldızlara sarılıp uyudun mu? Söyle yüreği nazlım.

Gel etme, eyleme, yüreğimi yüreğine saldığım sevgili
Düştü cemreler, ay yine dolunay,her mevsimde izlerin
Aşkı hicran, hicranı can, kulağımda yankılanır seslerin

Kim bilir hangi geceye düşer, sabahı olmayan şiirler
Sen hiç yıldızlara sarılıp uyudun mu? Söyle yüreği nazlım.


Barbaros ÇELİKOĞLU

17 Ekim 2013 Perşembe

*BULUŞMAK ÜZERE



Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni

Diyelim için çekti bir sabah vakti
Erkenceden denize gireyim dedin
Kulaç attıkça sen
Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan
Ege denizi bu efendi deniz
Seslenmiyor
Derken bi de dibe dalayım diyorsun
İçine doğdu belki de
İşte çil çil koşuşan balıklar
Lapinalar gümüşler var ya
Eylim eylim salınan yosunlar
Onların arasında bulacaksın beni

Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya
Çakmak çakmak gözleri
Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı
Herkes orda sen de ordasın
Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından
Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim
Özgürlüğe mutluluğa doğru
Her işin başında sevgi diyor
Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili
Bi de başını çeviriyorsun ki
Yanında ben varım

Can YÜCEL

*BU GECE UYUYAMAZSIN SEN



Bu gece uyuyamazsın sen!
Çetin bir sızı sarar odanı,
sen şimdi ağlarsın da...
Umutsuzca akıtırsın göz yaşlarını.

Radyonu açmış şiirler dinliyorsun,
elinde kalem... Kadere sitem ederek
yalnızlığına dizeler arıyorsun
şarkımızı söyleyerek...

Bu gece üşüyeceksin biraz
anılar gelip seni vuracak, üzüleceksin.
Isınmak için güneşi bekle
bazı geceler soğuk eserim ben, bilirsin.

Gece sana emanet...
Bu şehri bir kez daha terk ediyorum,
gelemediğin bir yer vardı hani
İşte oraya. Yine gurbete düştü yolum...

Ve bu gece seni uyku tutmaz
Biliyorum....

Okan SAVCI

16 Ekim 2013 Çarşamba

*ŞAH BEYİTLER-101


Jâle sanman taktı tıfl-ı goncaya göz boncuğu
Kılmağa yavuz nazar def’in sirişk-i andelîb

(Nefî)


Nef’î, goncanın üzerindeki çiğ 
taneleri ile çocuğa takılan nazar boncu
ğu arasında ilgi kurmuş; goncayı çocuğa, 
bülbülün gözyaşlarını da göz boncuğuna 
benzetmiştir.

 Goncanın üzerindekileri 
çiğ tanesi zannetmeyin; 

çünkü onları 
nazardan korumak için bülbül (âşık) 
takmıştır, demektedir.

14 Ekim 2013 Pazartesi

*DÜŞ YOLLARA



Uzak dağ başları
Yalnızlıkları getirir aklına
Bir de efkarlı türküleri
Ve senin yalnızlığın
Ancak dağlara sığabilir , Bir de türkülere..

Belki bir zaman
Geçitler kapanmış
Koyaklar tutulmuş olabilir
Yabanıl sesler, ateşböcekleri
Kıpırdayıp durur çevrende
Bir de sessizlik

O zaman
Bir tutam kekik
Bir tutam dağlalesi kopar
Ve usuldan usuldan
Söylemeye dur
Eşkiya türkülerini

O türküler ki biraz kederlidir
Ama kendilerinden başkasını
Ele vermemişlerdir
Göreceksin önce çobanlar
Ses verecek sana
Sonra bütün bir doğa

Doğayı aldın mı yanına
Gürül gürül akan kalabalıksın
Üstelik eşkiya türküleri
Ve çınarlar seninledir
O zaman çekinme
Düş yollara

Ahmet TELLİ

*BAKIŞLARI ÇAĞIRIR BENİ UZAKTAN



Bakışı çağırır beni uzaktan 
Varınca çatılır kaşlar nedendir? 
Bir yandan hoşlanır azarlamaktan 
Bir yanda gözünde yaşlar nedendir? 

Derindir alnımda gurbet çizgisi 
Değişmez diyorlar bahtın yazgısı 
Gönlümün içinde var ki bir sızı 
Her akşam yeniden başlar nedendir? 

Hasreti bağlayıp sazın teline 
Yıllardır çıkmışım gurbet eline 
Düşmüşüm bu yüzden elin diline 
Üstelik yar beni taşlar nedendir?

Fuat Edip BAKSI

12 Ekim 2013 Cumartesi

*NAN GİBİ



Ve gözlerin gelir geçer içimden
Su içerken sen sokulurken akşam kızıllığına
Ekmeği bölerken
Yalnızsam yıllar nasıl geçmişse aradan
Unutmak kolay sanmışsa şarkılar
Şiirler yalan yazmışsa ayrılığı
Kör olsun sözlerim, unuttuysam adını
An gibi aklımdasın

Gelir geçer gemiler
Belki sende geçersin diye
Bir kumru konar her sabah pencereye
Bir miladı taşır gece bir yıldızKaynakwh: 
Soğuk olur, üşürsün ya adamakıllı
Hani sarılırsın kendine
Hani aklın karışır
Bu bir divaneliktir gönül aha alışır
Ömrüm bitse ne çıkar
Can gibi aklımdasın

Gündür geçer gider
Belki bir şey kalmaz sanırsın
Yani bir sabah uyandığında
Ne hayatın tortusu ne kokusu alışmışlığın
Her şey başka olacaktır
Başka bir otobüs başka bir gazete
Resimlerden silinecek yüzün belki de ne adın ne sanın
Bir şafak vakti açınca gözlerini
Bir merhabayla
Yeniden kurulacak dünya
Ve sen her şafak
Nan gibi aklımdasın

Bazen bir şey geçer içinden insanın
En ücra yerlerinden cesaret gibi bir şey
Ne olacak işte kömür yanmıyorsa eskisi kadar güzel
Fasulyenin tadı yoksa
Şarkılar yakmıyorsa içini
Sadri alışık öyle güzel ağlamıyorsa
Aşık olmayı beceremiyorsa izzet günay
Mahallenin en güzel kızına
Denizin tuzu
Yalnızlığın bahanesi yoksa
Bir bıçak saplanınca yüreğinin tam ortasına
Zannetme ki ölmek zor
Ölmek kolay kolay da
Kan gibi aklımdasın

Bu da geçer
Her sabah kanayacak değil ya
Bakarsın taze ekmek çıkarır köşedeki fırın
Biraz da helvası bizim bakkalın
Senden ayırdığım üç beş zeytin
Otururum sofraya
Her lokmada geçer acısı belki bırakılmışlığın
Bende unuturum nasıl unutulursa sana susuzluğum
Ve nasıl becerdiysem kahrolmayı
Öyle unuturum ekmek gibi
Nan gibi aklımdasın

Ve gözlerin gelir geçer içimden
Su içerken sen
Sokulurken akşam kızıllığına
Ekmeği bölerken
Yalnızsam yıllar nasıl geçmişse aradan
Unutmak kolay sanmışsa şarkılar
Şiirler yalan yazmışsa ayrılığı
Kör olsun sözlerim, unuttuysam adını
An gibi aklımdasın
An gibi aklımdasın
Aklımdasın

alıntı

*IHLAMUR BARDAĞINI...


Ihlamur bardağını yana itince
Başını kaldırınca ıslak saç kokusundan
Olgun bir kayısının içeriğidir sende
Senin gözlerin.

Dün akşam yere serili gölgen
Bu akşamki gölgenle üstüste
Cebinde bir avuç ayçiçeği
Geri donmuş dünden nasıl döndüyse.

Mutluluğun sana verdiği tatili yaşıyor
Bir açılıp bir kapanıyor kirpiklerin
Bilmem alınır mısın söylersem
Unutulmuş bir çirkinlikten başlıyor güzelliğin.

Edip CANSEVER

9 Ekim 2013 Çarşamba

*BİR GÜN...



Hangi zorluğu
Yenmemiş insanoğlu.
Hele taşıyorsa içinde
Bu insanca sevgiyi.
Güzel günler
Zorlu duraklardan
Geçer sevdiğim.
Damla damla
Birikiyor insan.

Bir gün
Akıp gideceğiz hayata.
Duvarlar yıkılacak,
Açılacak bütün kapılar
Bilesin.
Benim yüreğim
Sensin şimdi
Seni vurur durur...
Ve yine damla damla
Çoğalıyorsun içimde…

Yılmaz GÜNEY

7 Ekim 2013 Pazartesi

*YOL TÜRKÜSÜ


Çiz beyaz haritalara mor kalemle
Hiç görülmedik yepyeni kentleri
Hep oralara götür beni
Seninle olunca sıkılmam, giderim

Çocuk yüreğinle sen kurarsın
Köprüleri, alanları, kuleleri
Panayırları ve çocuk bahçelerini
Çiz haritaların en güzel yerine
En güzel günleri ve geceleri

Seninle olunca çekinmem, giderim
O kentlere yolcu diye çiz beni
Biletim, pardesüm, şemsiyem, şapkam
Yüreğimde sevincim, kafamda düşüncem
Nasıl da çok karıştık birbirimize
Bu el hangimizin eli
Bu saçlar hangimizin
Senin gittiğin her yere giderim

Afşar TİMUÇİN

5 Ekim 2013 Cumartesi

*RAHATI KAÇAN AĞAÇ...



Tanıdığım bir ağaç var
Etlik bağlarına yakın
Saadetin adını bile duymamış
Tanrının işine bakın

Geceyi gündüzü biliyor
Dört mevsimi, rüzgarı, karı
Ay ışığına bayılıyor
Ama kötülemiyor karanlığı

Ona bir kitap vereceğim
Rahatını kaçırmak için
Bir öğrenegörsün aşkı
Ağacı o vakit seyredin.

Melih Cevdet ANDAY

*KADIN !!!


Sende yeniliyorum kadın ! 
Küçük masum bir çocuk gibisin
 Ellerin, gülüşün.. 
Hiçbir kötülüğü sana yakıştıramam 
Kalbimin bir köşesinde kalsa da gidişin , 
Kanasam da her gün sen diye !
 Sana, seni seviyorum demekten başka bir şey diyemem..
 Çünkü hiçbir gidiş senin kadar güzel ve senin kadar acıtamaz 
Senin ağırlığına yakışır bu gidiş 
Kadın !! 

Recep ÇALIM-Mustafabeyli

*BUGÜN ORDA DA CUMARTESİ Mİ?


Gittiğin yer bakışların kadar uzak olmasa
Gelirdim dön dön diyebilmek için
Ayrılık bu işte sende sanki farklı mı zaman
Bildiğin sonbahar bu aynı rüzgar aynı hazan
Şimdi yaralı olsa da o düşe anlam katan
Bizdik bizdik ikimizdik
Bugün burada Cumartesi
Ben senin saçlarını, suçlar bakışlarını, geveze susmalarını bile özledim
Bugün orda da Cumartesi mi
Sen de beni benim gibi özledin mi
Aynalardan kaçarken özlenmeyi beklemek
Ne kadar acı
Ne kadar komik
Ve ne kadar bana ait
Değil mi

Bu Şehir

Sev beni tut bırakma
Tutunamadım hayata
Yalnızlık taketti oğlum çok uzakta
Acıyı çıkar yüzünden gül
Gülmene al beni
Korkuyorum sev beni
Korkuyorum seversem geçer mi
Bu şehir çılgın
Bu şehir artık bir deli
Bu şehir çıkmış çileden
Ben seni görmeyeli

Halûk LEVENT

3 Ekim 2013 Perşembe

*UZAK YAKINLIK


Soruyordun
İlkyaz işte
Uyanıp bir bahçeyi dinliyoruz
Tenhalık böyle

Dallar mı kırılmış, sarmaşıklar mı toz içinde
Beklesem hemen gelecek olduğun
Tam öyle olduğun
Oysa hep yanımdasın, seninle her şey yanımda
Kırık dökük de olsa yanımda
Mesela çok sevdiğin bir deniz bile yanımda
O deniz ki aramızda hiç kımıldamadan
Erkeğini iyi tanıyan bir kadın gibi yorgun.

Yarısı yenmiş bir elmaydık bana sorarsan
İkimizdik, iki kişi değildik
Bakıyorsak birlikte bakıyorduk gözlerimin içine
Birlikte gözlerinin içine bakıyorduk senin
Yanlıştı, doğruydu, hiç bilmiyorum
Sanki bir bakıma ayrılık böyle.

Karşılıklı otursak da ne zaman
Masa örtüsünü ikiye bölen ellerimizdi
Bir tırnak yeşilinden gerisin geriye
Ayak bileklerimizden gerisin geriye
Bütün bunlar gereksiz, bilmiyorum sanma
Gereksiz ama yalnızlık böyle.

Edip CANSEVER