29 Şubat 2012 Çarşamba

*SEN VARSIN DİYE



Sen varsın diye kestim ağaran sakalımı,
dişimi fırçaladım, söküğümü diktim.
Sen varsın diye aldım yaşamın tozunu,
sularım aydınlanıyor sen varsın diye!..

Bir dağbaşı kasabasıydım eskiden,
gündüzü boran, geceleri zehir zıkkım.
Sen alıp indirdin beni gerçekliğime,
sen varsın diye kendimle barışığım!..

Ormanın uğultusundan sızan reçine,
mermerin çatlağından akan su oldum.
Yeni bir dünya buldum eski gövdemde,
sen varsın diye işte bütün bunlar!..

Yalan söylemiyorum artık kendime,
varsıllığın aşk olduğunu öğrendim.
Şairler yerinsin istedikleri kadar
şiirim yerini buldu sen varsın diye.


Hüseyin ATABAŞ


 

26 Şubat 2012 Pazar

*PANTOLONLU BULUT'DAN



Pelteleşmiş beyninizde
kirden parlayan bir kanepede yan gelip yatan semiz bir uşak gibi

hayal kuran düşüncenizi,
kanlı bir yürek parçasıyla tedirgin edeceğim,
dalga geçeceğim, geberesiye küstah ve zehir dilli.

Tek bir ak saç yok ruhumda,
yaşlılığın çıtkırıldımlığı yok onda!
Dünyayı bozguna uğratarak sesimin gücüyle
yürüyorum - yakışıklı,
yirmi iki yaşında.

Çıtkırıldımlar!
Kemana yatırırsınız aşkı siz.
Kabalar, onu trampete yükler.
Fakat, tersyüz edebilir misiniz, kendinizi benim gibi,
Öyle ki, dudaklar kalsın ortada, salt dudaklar!

Çık da gel konuk odasından
gel de bir adam tanı,
kibirli, patiskadan ve melek soylu memur karısı.

Sen ki dudaklar çevirirsin aynı kayıtsızlıkla,
bir aşçı kadın nasıl çevirirse yemek kitabının sayfalarını...

İster misiniz
ten kudurtsun beni,

- ve gök gibi, renk değiştirerek ansızın -
ister misiniz
öylesine yumuşayım, sevecen olayım ki öylesine
hani, erkek değil de, pantolonlu bir bulut desinler bu!

İnanmıyorum çiçekli Nice diye bir yerin var olduğuna!
Benimle göklere çıkarılacaktır yeniden
hastane gibi bayatlamış erkekler,
ve atasözleri gibi yıpranmış kadınlar da...


Vladimir MAYAKOWSKI

*SEVDA TÜRKÜLERİ YALAN



Sevda türküleri yalan...
Duyduğum kadarın benim.
Tüm ayrılık öyküleri
Kendi kahramanlarına ağlar,
Fazla fazla, gözyaşındaki
Tuz kadar acırsın güzelim...
Senin "kapanmaz" dediğin yara,
Nefretin sevgiyle buluştuğu o an,
Her defasında ilk öksüz kalışın...
Yeniden doğuşundur aslında
O "ayrılık" sandığın...

Tartılmıyor sevdalar terazilerde.
Ağırlığı, ulaşılmazlığındandır.
Defteri yok, yüreğine yazıyorsun.
Zamanla gelişleri unutup,
Hep gidişlere takılıyorsun
Birlikte söylenen şarkılar,
"Kara" bildiğin sevdan,
Satır aralarındaki o büyü yok artık...
Şiirlerdeki sevgili olmaktan
Şimdi çok uzaktasın...
Yeniden başlamak diye de bir şey yok.
Bir gecede bulup
Bir gecede yitirdiğin
Tüm aşkların seceresinde,
Silindi bir kere mürekkep...

Bir, acının resmi çekilmiyor,
Bir de sevdanın...
Çizgiler gelip
İnsanın yüzüne yapışıyor.
Umursamaz gördüğün her terk ediş,
Kilometre taşı gibi
Ölüme yaklaştırıyor...

Sevda
Türküleri
Yalan...

Tayfun TALİPOĞLU

24 Şubat 2012 Cuma

*GELİNCİK TOZLARI



Okumadan atladığın sayfalar,
 Hayatının kırık notlarıdır...

Anılar şimdi o yorgun sular,
Bu şiirin kanayan rüzgârıdır...

Her ırmak kendi göğüne yaslanır
 Her kuş kendi göğünü gök sanır..
.
Sahiplenerek yürüdüğün o ömür var ya;
Havada uçuşan gelincik tozlarıdır...


Bülent ÖZCAN

23 Şubat 2012 Perşembe

*BİR GÜLÜ SULAMA ZAMANI



Açık mı yüreğinin kapısı sevgilere
Duyuyor musun çağıltısını yaşamın
Yürüyorsa o özsu hücrelerinde
Kaçıncı baharında olursan ol
Vakit hep bir gülü sulama zamanı

Gecikmiş değilsin dinlemeye
Tenin tene sevgiyle her dilden
Söylediği o coşkulu türküyü
Bulur bir gün nerede olsan seni
Sürüp gelir bir yangının izlerini

Tut elinden sokaklara çıkar hüznü
Yoksa büyür sığmaz olur odalara
Konuş onunla havadan sudan söz et
Kuşlardan çiçeklerden istersen
Sadece bir merhaba desen de olur

Gülümse ona bir gün karşılaşınca
Tükenir paylaşılınca yalnızlıklar
Biliyorsun yurtsuz nicedir sevgiler
Geçit verirsen gözlerinin çölünden
Gelir sığınır bir yerinden yüreğine


Bedrettin AYKIN

 

*KONUŞMA

Sabra inan' dedi çopur ihtiyar
'Düzlüğe taşıyacak seni bır gün kanatlarında.
Herkesten gizlediğin bir gecede, yurdunun
gelincik tarlalarında
sırtüstü, akasya ağacından sapanınla,
yıldızları vuracaksın''


sevenim de olacak mı?
O'nun sevdiği gibi, usul dudakları
döşümdeki bıçak izinde dolaşan,
kalbi, kalbim attıkça atan,
göğsü vatan,
benim gibi yurtsuza.'

Hale KORAY

22 Şubat 2012 Çarşamba

*UMUT PAS TUTMAZ



Kavuşmaların sevinci bir kırmızı gül
oturur güvercin gövdeme
Eser yanaklarımda ilkyaz dirimi pembe
açılır susuz goncalarım benzi kül

Bir el dokunuşu ararım can kapısında
Bekleyişimde kendine yer bulur
saatleri düşman kılan endişe
Susar gün doğuncaya kadar pencere
susar demir kilit susar gece
Bir çift dost sözüne fit olur
konuşkan dudaklarım gözaltında

Küçük alabalık olurum sığ ırmakta
kıvrak ele avuca sığmaz akarım
düşer peşime büyük balıklar
yazgıma dipnot düşer kara intihar
Dostlar bulurum kendime anıları damıtarak
bir uzun ömürlü selvi ağacı gibi yatarak
seyreder suda cemalimi kanarım
Sarsılır dallarım ılık bir sancıyı tadarak
umut pas tutmaz aşkta

Mavzer önüne düşmüş kekliğe benzer
sıçrar sıçrar ve düşer toprağa ömrüm
kan çanağı olur gözlerim dönmezi bekler
lal düşlerde ölürüm

Yine ben bıkmaz usanmaz
bir amansız bekleyişle gözlerim ufku
eski bir kahramanlık düşer aklıma
alıp başımı gitmem terketmem yurdumu
Bir beni bir kendini vurur makama
ölümün önsözüdür kurşuni ayaz

Sanki gelip geçen şu devingen günler
karanfil ömrümü soldurmaz gibi
bir uzun türküyü bitirmez gibi
umarsız ve telaşla geçip gider

İnsan sevmek ne zormuş meğer


Babür PINAR


 

21 Şubat 2012 Salı

*YALNIZLIK PAYLAŞILMAZ

yoldan geçiyordu, durdu.. bir
bahçe vardı.. donuk adımlarla,
adım-adım bahçenin duvarına
yöneldi.. donuk gözlerle çiçeklere
baktı, baktı.. çiçekler sıcaktı..
donmuş bir sesle bahçıvana sustu:
- bu çiçekler kesilecek mi? bu
çiçekler gidecek mi?
bahçıvan dizlerine bahçeyi
çöktü.. yüzüne çiçekleri döndü..
bir ışık yanmayordu, yandı, söndü..
elleri gözlerine baktı, gözleri ellerine
aktı.. gözleri ellerini gördü.. elleri
kördü.. sönen ışık yandı.. yanan
ışık söndü.. dün yağmur yağacaktı,
gün döndü, yarın yağdı, bugün
dindi.. ağlayacaktı.. kim
anlayacaktı.


Özdemir ASAF

20 Şubat 2012 Pazartesi

*BİR GÜL



Odamın penceresi
bir bahçeye bakar
bahçe çırılçıplak
kurumuş ağaçlar
bir kız bilirim
hep ayni günde
ayni saatte
aydınlık iplere
çamaşır asar

Odamın penceresi
bir bahçeye bakar
bahçe bütün bahçeler gibi ıssız
tarumar olmuş çiçekler perişan
sadece bir gül var
kızın gözlerinde
şimşek şimşek açan

Halim YAĞCIOĞLU

*GÜNE GÜLÜMSEYEREK BAŞLAYINIZ...


Blogumu ziyaret eden tüm misafirlerime güzel günler diliyorum...:)

www.celaliboylu1.blogspot.com

17 Şubat 2012 Cuma

*İKİ GÖZÜM AKSIN

Bugünlerde toprağa cemre düşecek diyorlar…
Düşmesin…

*


Çiçekler açmasın…
Lüzumu yok rengin…

*

Kuşlar ötmesin sabahları…
Sesi çıkmasın kumrunun…
Sussun serçeler…

*

Gün ışığını da istemem başımda…
Razıyım…
Karanlık kalsın…
Güneşi söndürsünler…

*

Kırasım geliyor ellerimi…
Kemancı varsın çalmasın…

*

Sözler şarkıları terk etsin…
Türküleri söylemesinler…

*

O barda arada sırada bir kız çıkar…
Gözleri siyah, bakışları mavi…

Bir sandalyeyi tutarak söyler hüzünlü şarkısını…
Hem sevgililerini terk edip kendisi, hem birazdan ağlayacağını bilir garsonlar…

Sussun…

*

Şişeler boş…
Bardaklar dipsiz…

Süt kesilsin rakı…
İstediğin kadar iç…
Cemal sallanamasın…

*

Seni senden almışlarsa…
Korkmuşsan…
Sinmişsen…
Sesin çıkmıyorsa…
Söyleyecek sözün yoksa…
Böyle zamanlarda hava da gerekmez ya…
Nefes kalsın…

*

Sen yoksan…
Issız çöle dönmüşse topraklar…
Kimimiz kelebek, kimimiz uğurböceği, menekşeler açmış başak tarlasına benzemiyorsa vatan…
Görmek istemem…

İki gözüm aksın…

Bekir COŞKUN

*ESKİMİŞ YÜREKLE


çiseleyen yağmur usulca düşer
ıskalanan hayatın kayıp sılasına

ne güzel savrulması küllerin
sürünse yaralı akşam ıslak körfeze

bir kapı önü/gölgemizi bekler
sinleri soluyan yorgun rüzgar

gemi düdükleri, sirenler, vardiye dönüşleri
küpeştede çakaralmaz ağustos

tökezleniyoruz devrilirken kıyıya
kasığımızda serseri bir şarapnel.

Yaşar BEDRİ


*HER İNSAN ÖLDÜRÜR GENE DE SEVDİĞİNİ



 
Her insan öldürür gene de sevdiğini
Bu böyle bilinsin herkes tarafından,
Kiminin ters bakışından gelir ölüm,
Kiminin iltifatından,
Korkağın öpücüğünden,
Cesurun kılıcından!

Kimisi aşkını gençlikte öldürür,
Yaşını başını almışken kimi;
Biri şehvet'in elleriyle boğazlar,
Birinin altındır elleri,
Yumuşak kalpli bıçak kullanır
Çünkü ceset soğur hemen.

Kimi pek az sever, kimi derinden,
Biri müşteridir, diğeri satıcı;
Kimi vardır, gözyaşlariyla bitirir işi,
Kiminden ne bir ah, ne bir figan:
Çünkü her insan öldürür sevdiğini,
Gene de ölmez insan

OSCAR WİLDE

16 Şubat 2012 Perşembe

*BOŞVER BE YAŞI BAŞI


Koyma bir kenara yüreğini, aç kapılarını,
gelene geçene yol verme girsin diye içeri ama
gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna.
Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda,
ama aklını kaybedecek bir aşk varsa avuçlarında,
bırak aksın yollarına.
yağ geç, yık geç, kimse inanmazsa inanmasın.
sen inan yüreğine,
hem ona geçmezse kime geçer sözün?..
büyü büyü... bak ellerin ayakların kocaman.
aklın da maaşallah yerinde,
e ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye.
akıllı ol, yüreğin gelir peşinden,
boşver yaşı başı,
aşk var mı aşk, sen ondan haber ver?

takılmışsın yüzündeki gözündeki çizgilere.
o çizgilerin yüreğine neler kazıdığını düşün,
atmak mı istiyorsun kendini bir dereye soğuk bir
kış günü, öl gitsin...
parayı pulu savurup,
bir balıkçı köyünde balık tutmak mıdır isteğin,
savrul gitsin...
Boş ver be yaşı başı, kim tutar seni kim,
kendi yüreğinden başka kim?.
Aklını al da öyle git,
ister bir duvara, ister bir od aya, ister kıra
bayıra vur da git.
Dert etme ellerini, onlar da gelir seninle
bırakmadıkça birine.
O biri de gelir gerçekten istediğin oysa,
seveceksen ve öleceksen uğruna...
yaşa be, yaşa da öyle git, gireceksen toprağa...

yaş 70'e gelse bile, hayat daha bitmemiş.
sen mi biteceksin?
çekeceksen bile bayrağı,
yaşadım ulan dibine kadar diyemiycek misin?

Can YÜCEL


15 Şubat 2012 Çarşamba

*EMİN OL

gözlerimi kaybetmeye geleceğim bir mayıs sonu
yemyeşil gür ekin gibi saçlarına bakamadığım
orak yemiş otlara döneceğim
bir köşede solmuş
gitmeyeceğim
emin ol
.
ellerimi kaybetmeye geleceğim bir haziran sabahı
kıpkızıl dişli bir nar gibi dişlerine bakamadığım
makas yemiş güllere döneceğim
otların arasında solmuş
gitmeyeceğim
emin ol
.
dilimi kaybetmeye geleceğim bir haziran sonu
sapsarı bir aydın inciri gibi yüzüne bakamadığım
taş yemiş bülbüllere döneceğim
çalılıkların arasına düşmüş
gitmeyeceğim
emin ol
.
uyumaya geleceğim, uyanmaya geleceğim
hiç susmayacağım, şakıyacağım
ağlayacağım, güleceğim
oynayacağım
kalacağım
emin ol


Barış ERDOĞAN

*KİM BİLİR HANGİ PENCEREDESİN ŞİMDİ?


Kuşlarım sana mı geldiler?
Kanat çırpıp görünmüyorlar...
Belki de sevdikleriyle bayrak açmışlar,
Sabah akşam dövünmüyorlar.

Yağmur yüklü bulutlar, dokunsan yağacak...
Hangi sevdanın yolundalar kim bilir?
Bereket sandıklarında kilitli umutları ayaklanacak,
Billur damlalar değeceği yeri bilir...

Kalbim mi? Yanıyor...
Kalbine teslim bayraklarını çekmiş.
Gözlerim gözlerinin hasretinde,
"Ayrılık, ölümden beter!" derler, gerçekmiş...

Ah bir tanem, kim bilir hangi penceredesin şimdi?
Parlak camlar baştan uca buğulanmış.
Uğruna saçını süpürge ettiğin şehzaden,
Nerelerde kalmış?

Kulaklarımda sesin çın çın...
Aklımdan geçenleri okuyorsun.
"Seni seviyorum!" deyişlerin;
"Türkçe olsun!" diyorsun.

Sevdalı kalbim sonsuza kadar seninle,
Bildiğim tek Türkçe türkümü gönderiyorum.
Gökyüzünü tutmuş turnalardan dinle,
"Seni seviyorum!"

Oyhan Hasan BILDIRKİ

*SEN ELİMDEN TUTUNCA


Sen elimden tutunca
Deniz basardı içimi
Sen elimden tutunca, yüreğim
Yeşil yosunlara takılıp günlerce
Dip akıntılarının peşisıra gitmek isterdi.

Günlerce, gözbebeklerini tutuşturan o gizli alevin kaynağını
Sorardım kendime. Geceler boyu yolumu arardım zor ve
aşılmaz tepelerde. Sonra ışıklar söner, sonra yıldızlar
Düşerdi içimdeki serin göllere. Sen elimden tutunca
Ben miydim, yoksa bir başkası
yürüyen seninle...
Dalgalara ve rüzgâra basmadan yürüyen.

Sen elimden tutunca
Bir mavilik çökerdi gözlerime
Sonra tüm denizler çekilir
Bir orman uğultularla sarsılır
Bir güvercin sürüsü havalanırdı
Kış bürümüş yüreğimden
Sen tutunca ellerimden
Avlunun beyaz taşlarına dökülürdü
Kızıl yaprakları bir çınarın
Ve ben günlerce
O yapraklara gömülüp ölmek isterdim.

Panjurları açık kalmış eski evler gibiydik
Rüzgârda çarpan, başıboş ve ürkek
Sen elimden tutunca
Kayaları delip çıkardı bir çiçek.

Sen elimden tutunca
Yolculuk basardı içimi
Külrengi bulutlara takılıp günlerce...


Tuğrul TANYOL

 

14 Şubat 2012 Salı

*SENİ SEVİYORUM


"Kadd-i yari kimi halkın serv okur kimi elif
Cümlenin maksudu bir amma rivayet muhtelif"


Ey dünyanın bütün dilleri...
Toplanın...!
Gönlüm dile gelecek...

*SALI


Günlerden salıydı
Televizyon onanmaz bir karın ağrısıydı
Kötü programlar gibiydi birlikteliğimiz
Uzak akrabalara şarkılar istenen
Telefonları düşmeyen iki dosttuk sadece

Ben Göksel Arsoy'a ağlıyacak adam değildim
Günlerden salı hiç değildim
Arıcı olmaktı tek arzum
Köprü altlarında oyuncak satan
Kör satıcıya bal vermek gibi
Tuhaf bir fantezim vardı

Ne zaman bir tanıdık görsem
Değiştirerek yolumu azalttım dostlarımı
Ne devlet olmak istedim
Ne de sevdim devleti
Öğretmenime şikayet etmedim
Kırmızı kalemimi vermeyen arkadaşlarımı
Önemli yerlerin altını hiç çizemedim bu yüzden

Günlerden salıydı
İlerde açıklanacak tarihlere
Erteliydi her şey

 
Kuvvet YURDAKUL

 

13 Şubat 2012 Pazartesi

100.000 İNCİ ZİYARETÇİM...


Darmstadt, Hessen 'den blogumu şu an ziyaret eden sevgili izleyicim 100.000 inci ziyaretçimdir...
Kendisine teşekkür ediyorum...23.00

*ÖZLEDİĞİN GİDİP GÖREMEDİĞİNDİR



Özlediğin, gidip göremediğindir;
ama, gidip görmek istediğin

Özlem, gidip görememendir; ama
gidip görmek istemen

Özlediğin, gidip görmek istediğin-
ama gidip göremediğin

Özlem, gidip görmek istemen-
ama, gidememen, görememen;
gene de, istemen


Oruç ARUOBA

 

*BENİM


Ve büyür gözlerimde güvercin güzelliğin
Sonra bıkıp usanmadan sabahlara dek
Biri durur kapında korkulu ürkek...
O duran benim.
 
 
Bir gölge gibi düştüm ardına yıllardan beri
Sordum seni şehir şehir
Şimdi her gece yarısı rüzgâr değildir
Pencerene vuran benim.
 
 
Bir gün bölerse uykunu bir saat çıngırağı
Birdenbire yatağından kalkıp oturma
Öyle korkulu gözlerle etrafına bakınma
Saatleri kuran benim.
 
 
Senin bir suçun yok kabahat bende
Bitsin bu kıskançlık gayrı diyerek,
Boy verdiğin aynaları istemeyerek
Tekrar tekrar kıran benim.
 
 
Bir ceylan gibi durma artık gecenin ortasında
Ceylan gibi bakma oraya
Seni bir beyaz duvağa, altın halkaya...
Duyuran benim.
 
 
Kolay kolay unutulmaz adına yaktığım türküler
Kapanmaz yüreğime açtığın yara.
Her akşam saçlarını karanlıklara...
Savuran benim.

Yavuz Bülent BAKİLER

*TORUNUM KUZEY’E


"Sevgili öğretmen arkadaşım Hüseyin ÖZDEN'in torunu Kuzey için yazdığı şiir."

Ben bir hocayım
Coğrafyacıyım,
Gezmek, görmek, araştırmak hem özümde hem sözümde gizlidir.
Gezerim, gezmeyi çok severim,
Ararım araştırmayı çok severim.
Gezdim gördüm her yönü her diyarı
Araştırdım Akhisar’ı
Gördüm ki KUZEY en güzel “YÖN”,
Aradım Yeşilçam'ı taradım Hollywood’u
Sanki bir ahududu.
Dünyanın dışına taştım
Gezegenleri dolaştım
Yıldızlara ulaştım
Gördüm ki KUZEY en güzel “JÖN”
Sordum, soruşturdum;
Dayısı, Teyzesi
Biricik Amcası, Minicik Halası
Asker Babası ,Duyarlı Anası
Ey hünerli Babaannesi
Var mı? Eşi benzeri
Eğer varsa da
Duymadım, görmedim ve de kısaca bilmiyorum “BEN”….


Hüseyin ÖZDEN
Özel Adana Gündoğdu Lisesi
Coğrafya Öğretmeni

12 Şubat 2012 Pazar

*BEKLEMEDEN YAŞA



Her zaman bir kitabın sonuna yaklaşır gibi yaşa.
Lunaparkta kaybolmuş gibi yaşa.
Oyuncak dükkanında kaybolmuş çocuğun iştahıyla yaşa.
Kaybolmuşluğu unut, etrafına bak!
Yüzmek gibi yaşa, boğulmak gibi değil.
… Uçmak gibi yaşa, düşmek gibi değil.
Kuş sesleriyle bir ağacın gölgesinde uzanır gibi yaşa.
Kaşık kaşık çikolata yiyip, ellerini beyaz tişörtüne silen çocuk gibi yaşa.
Saatlere bakmadan yaşa.
Beklemeden yaşa.
Yorulmadan yaşa.
Bir tırtılın kelebek olma hayali vardır,
Senin de bir hayalin olsun.
Öyle yaşa işte!
Boynu bükük soru işaretlerini boşver.
Dik ünlemlerin var.
Noktaları at çöpe, kucak dolusu virgül getirdim sana.
Allah’ın sana uzattığı beyaz kağıdı geri çevirme.
Yani diyorum ki;
Yaşa da,
Nasıl yaşarsan yaşa!

Mornie MENEL

11 Şubat 2012 Cumartesi

*ŞAH BEYİTLER-84


Dolsa 'âlem ta'n degül dûd-ı siyâhumdan benüm
Mihr görmen zerrece gün yüzli mâhumdan benüm

AVNİ(FATİH SULTAN MEHMET)

"Dünya, kara bahtımdan dolayı dolsa, kararsa, kötülük yaptığımı sanmayın;
 çünkü gün yüzlü aya benzeyen sevgilimi gören gözler, zaten güneşin zerresini bile göremez."


Âşık, sevgilisine kavuşamadığından dolayı acı çekmekte ve kendini kara bahtlı olarak nitelemektedir. Âşığın çektiği acı dillere destan olarak onun kara bahtlı biri olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Bunun üzerine sevgiliyi gören gözlerin dünyayı karanlık görmelerinin sebebi âşığın kara bahtlı biri olmasına bağlanmıştır. Onun yüzünden her yer karanlıktır. Âşık bu insanlara bir uyarıda bulunarak yanlış anlaşılmasını gidermek istemektedir; çünkü sevgiliyi gören gözler kamaşmakta ve gün ışığını görememektedir.
Âşık; mübalağa yaparak aşkının, kara bahtlı olmasının herkes tarafından bilindiğine dikkat çekerek bu yönünü de vurgulamak istemiş olabilir.

Yorum: İ.Cemal TORUN
Özel Adana Gündoğdu Koleji
T.Dil.Edb.Öğretmeni

*BİR GÜN BİLE UZAK OLMA

bir gün bile uzak olma gün uzun
gün uzun anlatamayacağım kadar
trenler bir yerlerde uyuduğunda
insanlar garlarda nasıl beklerse, öyle beklerim seni

bir saat bile gitme gidersen uykusuzluk
damla damla birikir o saatte
ve bir evi arayan bütün duman
yitik yüreğimi öldürmeye gelir belki de

kırılmasın kumun üstünde görüntün
göz kapakların bensiz uçmasın
bir dakika bile gitme sevdiğim

bir an
bile uzaklaşsan
dünyayı dolaşırım yalvarmak için sana
ya dön ya da bırak öleyim diye

Pablo NERUDA

*ÖMRÜM



Ah ömrüm
Kamburu yalnızlığımın
Gözlerinin uzağı, ıssızlığı
Sürgünüm daha kaç yüzyıl
Oysa büyümüyor yaşım
Çember çevrilen çağda kalmışım
Ömrüm: şiiri ayrılığın

Irmaklar kurur belki
Şairler ölür
Bir sen kalırsın kitaplarda
Ömrümüzden geriye, umarsız sevda
Yaşın eskir yıldızlar kadar....


İlhan BÜYÜKCEBECİ

7 Şubat 2012 Salı

*KADINIM


Yalnız sen varsın dünyamda
Baktığım gördüğüm herşeyde sen varsın
Sarmaşıklar gibi uzatırsın kollarını dolanırsın
Boynuma bedenime,ta yüreğime
Güldüğünde güller açar yanaklarında
Pembe pembe,
Öfkelendiğinde ise batırırsın dikenlerini
Tıpkı bir gül gibi,
Ben bilirim seni kadınım ben bilirim senin sevgini.

Nasıl söylesem nasıl anlatsam sana
Her şeyim olan tek şeyim olduğunu
Mutluluğum huzurum meleğim benim
Sen canım sen bir tanem sen Kadınım.


Semih BATMAN

6 Şubat 2012 Pazartesi

*SENİ DÜŞÜNEN TÜRKÜ



Gelişin önceden belli olmalı
Yola çıkarken haber sal sularla
Ne yap yap üç gün önceden bildir
Ağaçlarla göklerle kuşlarla

Geldiğinde akasyalar
Karlar gibi vuracak camlara
Güller çıldıracak sevinçten
Seni görebilmek için
Pencereden sarkacak sardunyalar
Ayva çiçekleri selam duracak
Sapsarı bakışına

Dayanamam birden gelirsen
Güneş doğar gibi yavaş yavaş gel
Gelişin yıkım gibi duyulmamalı
Yağmurlara söyle geleceğin günü
Gelişin önceden belli olmalı



Afşar TİMUÇİN

5 Şubat 2012 Pazar

*ŞEHİR AŞK İÇİNDE



Salacakta bir çay kaşığı olsaydım
yağmur altında.
Bardağımın üstünde ince beyaz bir çizgi olsaydı,
yol misali.
Sırtım boyası bel vermiş Kız Kulesi'ne karşı.
Tam düşlerken Kostantinopol'ün yalnız prensesini
Ürperseydim elinin üşümüşlüğü ile..

Rumelikavağı'nda bir lüfer olsaydım.
Duman kokulu meyhanenin
Fabrika fazlası tabağında.
Yanımda iki dilim kırmızı soğan.
Tam düşlerken soğuk badem satıcısını .
Şaşırsaydım dudaklarının yumuşaklığı ile.

Taksim'in arkasında loş barın birisinde
Bir mikrofon olsaydım.
Gri sarı saçlı kadına yazmış ellerde.
Tam başlarken acısı kıvrak bir söze.
Kekeleseydim sesinin sıcaklığı ile.

Fenerbahçe burnunda bir fener olsaydım.
Işığı kırmızı,ışığı döner, mavisi kara denize karışık
Yıllarca bi-haber.
Tam el sallayacakken sandaldaki kıza.
Dona kalsaydım gözlerinin grisi, mavisi, kahvesi ile.
Ve sevdalı olsaydım İstanbul'da.
Şehir aşk içinde şehir olsaydı...

Orhan KANBAK

3 Şubat 2012 Cuma

*SEN OLMASAN



Sen olmasan...
Seni bir lâhza görmesem yâhut,
Bilir misin ne olur?
Semâ, güneş ebediyyen kapansa, belki vücud
Bu leyl-i serd ile bir çâre-i teennüs arar,
Ve bulur;
Fakat o zulmete mümkün müdür alıştırmak
Bütün güneşle, semâlarla beslenen rûhu,
Bu rûh-ı mecrûhu? ..

Sen olmasan...
Seni bulmak hayâli olsa muhâl,
Yaşar mıyım dersin?
Söner ufûlüne bir lâhza kaail olsa hayâl;
Soğur, donar, kırılır senden ayrılınca nazar
Ne hazin
Gelir hâyât o zaman hem vücûda hem rûha,
Yaşar mıyız seni kaybetsek âh ben, kalbim,
Bu kalb-i muztaribim?

Sen olmasan...
Bu samîmî bir îtirâf işte;
Sen olmasan yaşayamam:
Seninle rabıtamız hoş bir îtilâf işte;
Fakat bu râbıta hâlî mi rûhu ezmekten? ...
Akşam
Gurûba karşı düşündüm sükûn içinde bunu:
Fenâ değil sevişip ağlamak, fakat heyhât,
Bükâya değse hayat! ..


Tevfik FİKRET

*BİR SABAH SEVGİYLE UYANDIR BENİ

Acımın alnından öperek uyandır bir sabah beni
dışarıda güneşi ve baharı yağarken yağmur.
Yüreğimde bir müzikle uyandır beni
tüy parmaklarını ağrıyan yerlerimde gezdir.
Saçlarımdan zamanı geçirerek uyandır bir sabah.
Sen günün şiiri ol, ben şarkını besteleyeyim.
Sen narin bir nar fidanı gibi salın rüzgârda
ben yanında yaralı bir dize gibi durayım.

Aşk ve Şiirle barışan bir dünyaya uyandır bir sabah beni.

Fikret DEMİRAĞ

*YILDIZLI SEMALARDAKİ HAŞMET


yıldızlı semalardaki haşmet ne güzel şey
mehtaba dalıp yar ile sohbet ne güzel şey

 
dünyamızın üstünde bütün ruhlar uyurken
dünyada senin aşıgın olmak ne saadet

bir bitmeyecek aşkı muhabbet ne güzel şey
yıldızların altında ibadet ne güzel şey


2 Şubat 2012 Perşembe

*YARINA AÇAN GÜL



Gergefte kırmızı bir gül gibiyiz
Umutlu ve keyifli
Onurluyuz bu kavgamızda
Öyle bir güç taşıyoruz ki
Kime ne zaman nerede demeden
İşte buradayız.
Bir çelik ki bu zincirin halkaları
Bilek bilek korkusuz
Yılmayan bu yürek güzelliğinde
Böyle elele.


Müştak ERENUS

*BİN İNCİ ÇİÇEĞİ OLUR SULAR



şu anda taa öte ucunda dünyanın
dalgacı balıklar geçer
bir kıyıdan diğerine
gözleri yosun tutmuş yosun kızları
yakamozları öper dudaklarından
rüzgâr yalar kulak memelerimizi.

sularda kalmış
dalgın balıkçıların gözleri
akşamsefaları açar oltaların ucunda
bin inci çiçeği olur sular
gel-gitlerle...


Sevencan KESERKAYA

1 Şubat 2012 Çarşamba

*ANLIYORSUN DEĞİL Mİ?

Hava ayaz mı ayaz, ellerim ceplerimde
Bir türkü tutturmuşum, duyuyorsun değil mi
Çalacak bir kapım yok, mutluluğa hasretim
Artık sokaklar benim, görüyorsun değil mi


Zaman akmıyor sanki, saatler durmuş bugün
Sonsuz yalnızlığımda bir tek sen varsın bugün
Ya dön bana artık, duyuyor musun beni
Ya çık git dünyamdan, anlıyorsun değil mi

Bir resmin kalmış bende, tam ortadan yırtılmış
Hani siyah kazaklı, biliyorsun değil mi
Gözlerimden süzülen birkaç damla anıda
Senin sıcaklığın var, anlıyorsun değil mi.


Barış MANÇO


*KIYI ÇOCUKLARI



iki çakıl gibi
ışıl ışıl baktık dünyaya
biz o kıyıdan
ışıklar oynaşırdı içimizde
maviydi gülüşümüz bile

düşlerdi sığınağımız
o yıkık kale duvarı
suların yaladığı kayalar
hep kuytuları yoklardık
bize masallar anlatırdı deniz
geceler boyu
onu dinleyen uysal çocuklardık

bizim için doğuyor sanırdık güneş
bizim için esiyor rüzgar
ve yeryüzünde sevgi
bizim için var
en amansız karanlığımızda
yakamoz yansımaları
sevgimizi fısıldardı yorgun dalgalar...
o kıyı nasıl da sessiz şimdi
rüzgarın savurduğu öykümüz
yamaçlarda paramparça
baksak görünür mü hayalimiz?


Hüseyin YURTTAŞ