26 Ağustos 2013 Pazartesi

*KADINLAR SONBAHAR


Kadınlar sonbahar yapraklarını dökmeye başlar
Titrek dudaklarında sarışın bir keder
Nabız kaybolur kan susar dolaşım yavaşlar
Sisli bir nebuloz gökte yazılmamış şiirler

Dargın sevgililer yalnızlıklarına uzaklaşıyor

Anlaşılmaz çocukluğun ortaokullarından ders zilleri
Kilitli defterlerde kurutulmuş menekşeler
Tehlikeli yolculukların kanat çırpan mendilleri
Sazdan saza azalan hicranlı köçekçeler

Dünkü delikanlıları yaşlılığa taşıyor

Eylül şehirleri yağmurlu gürültülerle alır yerlerini
Deniz kahvelerinde son kadehlerde bulutlar birikir
Ilık bir aydınlıkla yıkayıp yorgun ellerini
Görgülü ihtiyarlar bir bir ortalıktan çekilir

Yaşlandıkça insan dünya başkalaşıyor.

Attila İLHAN

25 Ağustos 2013 Pazar

*GÖNLÜM



Hayâl-i yâr ile kesb-i safâ-yı tam eder gönlüm 
Gözüm ruhsâr-ı cananı görür bayram eder gönlüm 

O rütbe müptelâyım ki cemâl-i şâh-ı hubâne 
Nesim-i can-fezaâdan buyın iştimam eder gönlüm 

Hülâsa çâre yok tir-i nigâh-ı çeşm-i dilberden 
Ferâğat etmek istersem beni ilzam eder gönlüm 

Varıp tâ ki esir olmuş kemend-i zülfüne yarin 
Öper okşar yanağın vaslın istirham eder gönlüm 

Ölürsem gam değil ABDİ reh-i aşkında dildârın 
Bana şandır bu âlemde bekaa-yı nam eder gönlüm 


Urfalı Şair ABDİ

"Sevgiliyi hayal ederek gönlüm adam akıllı eğlenir, 
gözüm sevgilinin yanağını görünce bayram yapar. 

 Güzeller şahının güzelliğine o kadar tutkunum ki, 
can veren rüzgardan onun kokusunu alırım. 

 Kısacası sevgilinin bakışlarının okundan  çare yoktur. 
Vaz geçmek istesem, bu defa gönlüm vazgeçmiyor. 

 Gönlüm varıp sevgilinin saçının büklümüne esir olmuş 
 onun yanağını öper, okşar, kavuşmak için yalvarır. 

 ABDİ, sevgilinin aşkının yolunda ölsem de ne çıkar? 
Hiç olmazsa bu yolda öldüm diye adım yaşar."

Urfalı Şair ABDİ

23 Ağustos 2013 Cuma

*BİR DE MARTHA VARDI



Bir de Martha vardı 
Söyleşirdik 
Başka dil bilmem 
Bilmem Martha'nın dilini derdim 
Başka dil bilmem 
Bilmem dilimi bilmeyenin dilini, derdi 
Kumlardan şekil yapardık bir iki 
O Ay'ı çizerdi 
Ben denize düşerdim şaşkın 
Masallar üşüşürdü sahil soframıza 
En yasağından bir içki açılırdı 
Söyleşirdik 
Göz göze düşerdik o saat, bilmezdik dillerimizi 
Yanımızdan bir adam geçerdi 
Anlardık yüzünden, alışkındı kimlik sormaya 
Martha sofrayı toplardı 
Martha beni toplardı 
Kaçardık 
Adam denize kimlik sorardı 
Sirenler ötse denizi anımsardık 
Sahildeki soframızı 
Ayın şekillenmiş saçlarını 
Bir kaç tren geçerdi 
Bembeyaz olurdu Martha'nın yüzü
Annem beni sorardı 
Ben Martha'yı sorardım 

Bir de Martha vardı 
Söyleşirdik 
Kırlara, derelere giderdik 
Nisan geldiğinde yağmura binerdik 
Martha çiçeğe benzerdi 
Ellerim korkardı 
Yanımızdan bir adam geçerdi 
anlardık yüzünden, alışkındı kimlik sormaya 
Çiçekleri toplardım 
Martha'yı toplardım 
Kaçardık 
Adam çiçeklere kimlik sorardı 

Bir de Martha vardı 
Masallardan yürümüşçesine çıkar gelirdi yanıma 
Kentler vardı, ışıldardı 
İnsanlar vardı, telaşlı 
Bir de Martha vardı 
Seyleyemezdim sevdiğimi 
İnsanlar sökün ederdi, kimlik sorardı 
Annem beni sorardı 
Ben Martha'yı sorardım 
Kent hızla kaçardı 
Trenler hızla geçerdi 
Kondiktör beni sorardı 
Ben Martha'yı sorardım 
Herkes Martha'yı sorardı 
Martha 
Bir bilet miydim cebinde eskidim 
Martha topla beni: yalnızca gidelim!..

Selçuk YAMEN




*YAZ SONU ŞİİRLERİ


Dün gece yağmur yağdı kente, 
Sonra sabah, güneşte ayıklanmış, 
Bir kahvede düşünüyorum, 
Sen geleceksin ya, dalgınlık 
Kopuverdi bir daldan, sallanarak 
Geçen bayrak açmış bir bulut, 
Sonra ikindi ve akşam, bakarsın, 
Uyurken bir daha o yağmur.

Fal çıktı. Köpükler içinde kaldı deniz, 
Tepeleme çiçek dolu bir sandal. 
Eylülün eskil çadırına giriyoruz, 
İşte, büyücü martının bozgun çağrısı, 
Uyurgezer yosunları delirten poyraz, 
Odalara sığınan ürkü yaprakları, 
İşte, çırpınan bir kavağın 
Yanlızlık sanrısı dolaşıyor bahçede.

Melih Cevdet ANDAY

*DOSTLUK


Biz haber etmeden haberimizi alırsın, 
yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin. 

Gözümüzün dilinden anlar, 
elimizin sırrını bilirsin. 

Namuslu bir kitap gibi güler, 
alnımızın terini silersin. 

O gider, bu gider, şu gider, 
dostluk, sen yanı başımızda kalırsın 

Nazım HİKMET

22 Ağustos 2013 Perşembe

*BENİ BÖYLE DOSTSUZ BIRAKMA



• Sevgilim! Beni böyle dostsuz bırakma; benden uzağa gitme; beni yalnız bırakma!
• Benim zavallı canım, insafın bulunmadığı bir yerde insaf dilenmeye geldi; beni, insafsız ayrılığa bırakma!
• Sen hekimsin; belki zamanın îsa'sısın! Gitme; bizi böyle hasta bırakma!
• Sen bana; "Mağara dostumsun!" dedin; beni mağarada böyle yalnız başıma bırakma!
• Sana, bir gece ayrılık çok az bir şey görünür ama, o ayrılığı bir de sen bana sor da, benim için çok uzun olan ayrılığa bırakma.

"Fuzulî merhumun şu beyti de bu konuyu terennüm eder:

"Şeb-i yeldayı miineccimle muvakkıt ne bilir
Mübtela-yı gama sor kim geceler kaç sa'at!"

(En uzun gecenin kaç saat olduğunu, yıldız bilgisi ile uğraşan, müneccim ile vakitleri belirleyen (muvakkit) bilmez; sen onu, geceleri uyuyamayan gamlı kederli insanlara sor!)

• Az da olsa, gönlüme ateş düşürme; az da olsa, onu önemsiz sayma; beni bırakma!
• Nefsim, bitti gitti. Fakat, beni bir kerre daha dinle; beni bu sefer bırakma!

Divan-ı KEBİR


20 Ağustos 2013 Salı

*SEN, SEN, SEN...



Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden.,
Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter.
Hiç kimse aramasa sormasa beni
Sen gelsen yeter..

Huzur ellerinin güzelliğidir.
Gözlerin karşımda mutluluk denizi.
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter..

Yüreğim seninle yaylalar kadar serin
Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
Sen dolsan yeter..

Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm.
Bende sabır sende naz..
Gündüzünden vazgeçtim düşümde biraz
Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter..

Duymasa da hiç kimse şâir gönlümün,
Sende karar kıldığını...
Ve içimin şerha şerha yarıldığını,
Sen bilsen yeter..

Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi..
Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek..
Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek,
Eğilsen yeter...........

Yavuz Bülent BAKİLER



19 Ağustos 2013 Pazartesi

*TABLODA SEN



Sokaklar karanlık ıssız 
Dışarıyı aydınlatan sadece loş sokak lambaları 
Sen yoksun bu şehirde 
Resmin bile yok ellerimde 
Avuçlarım bomboş yoksun tutamıyorum ellerini 

Biliyor musun? 
Seni hiç görmesen de hayallerimdesin. 
Biliyor musun? 
Belki de sen hep yüreğimdesin. 

Şehir ıssız sokaklar boş 
Her duvarda sanki resmin asılı 
Karşıdaki duvarda hayal meyal bir tablo 
Tabloda sen varsın 
Haykırıyorum. Adını anıyorum. 
Sesimi duymuyorsun. 

Sana koşmak istiyorum. 
Prangalı ayaklarım koşamıyorum. 
Paytak paytak yürürken düşüyorum. 
Sana uzanmak istiyor ellerim. 
Oysa bedenime zincirli uzanamıyorum. 

Biliyor musun? 
Seni gecenin gizeminde 
Seni baharın neşesinde 
Seni toprağın kokusunda 
Seni şekerin tadında 
Seni ağacın yeşilinde 
Seni dağların onurunda 
Seni hep seni her yerde seni buluyorum.

İbrahim İMER

18 Ağustos 2013 Pazar

*BEN İMKANSIZ AŞKLAR İÇİN YARATILMIŞIM...


Bir yumak sarar gibi geçtim acılardan
Bir kilit yüreğimde, bir demir kapı
Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerlerdeyim
Belki de aşk dediğin erişilmez olmalı...

Ben imkansız aşklar için yaratılmışım
Ne kavuşmayı bilirim ne unutmayı....
Kayboldum kuytusunda yalnızlıkların
Yaşadım en karasını sevdaların

Sensizlik bir ok gibi canıma saplanlamalı
Coşmalı yanardağlar, kasırgalar kopmalı
Aşkın bir zehir gibi kanımda dolaşmalı
Elbette aşk dediğin böyle olmalı

Ben imkansız aşklar için yaratılmışım
Ne kavuşmayı bilirim, ne unutmayı...
Kayboldum kuytusunda yalnızlıkların
Yaşadım en karasını sevdaların 


Dr. Selma ÇUHACI

17 Ağustos 2013 Cumartesi

*BAĞIŞLA


Ya zamanından çok erken gelirim..
Dünya'ya geldiğim gibi,
Ya zamanından çok geç,
Seni bu yaşta sevdiğim gibi....

Mutluluğa hep geç kalırım.
Hep erken giderim mutsuzluğa..
Ya herşey bitmiştir çoktan,
Ya hiçbirşey başlamamış...

Öyle bir zamanında geldim ki yaşamın,
Ölüme erken,sevgiye geç..
Yine gecikmişim bağışla sevgilim..
Sevgiye on kala,ölüme beş......


Aziz NESİN

15 Ağustos 2013 Perşembe

*GİZLİ BAKIŞLAR


Bir bakış ki açıyor gönül muammasını,
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.

Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
Bir bakış, bir aşığı saatlerce ağlatır
Bir bakış, bir aşığı aşkından emin eder,
Seven insanlar daima gözleriyle yemin eder.

Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

14 Ağustos 2013 Çarşamba

*MAVİ GÖZYAŞLARI


"Yaslamış başını bir yosun taşına balık,
Ağlıyordu...
Gözlerimle gördüm: 
Gözyaşları maviydi..."


Fethi GİRAY

4 Ağustos 2013 Pazar

*SANA SUSTUKLARIM VARDI...



Sana sustuklarım vardı 
Korktuklarım, 
Hepsini, söylemeye çekin diklerim 
Unutmak istediklerim. 

Görmezden gelmeye çalışırken 
Bilmeni hiç istemediklerim 
Sustuklarım var işte 
Kaderime mıhlanmış. 

Benim seçmediğim gerçeklerim 
Kusurlarım, hatalarımda var 
Şimdi ister bir bahane bul 
İstersen bir bahanen bile olmadan 
Sırt çevir bana olduğun yerde dur. 

Gel diye değil 
Sadece, bil diye söylüyorum 
Keşke anlasaydın 
Sana ihtiyacım vardı..

Sami ARLAN