Kuruyan topraklardı belki,
Yağmur sonrası kokusuyla anıların içine sürüklercesine kızıl..
Tan ağarırken bulutlarla kucaklaşan güneşin süzüntüleriydi
Ve alacakaranlıkta umutla şafağı bekleyenin gözleri..
Kan kırmızısı
Kan kırmızısı
Düşlerinin kuytusunda sıçradığında
Etrafı saran buğulu bir gece lambasının ışığıydı.
Ve Japon gülü
Ve Japon gülü
İlkokul sıralarında konu başlıklarını özenle yazdığı kalemiydi,
Bir de çantasında yük sandığı kitaplarının kaplığı..
Çingenenin kulağında raks eden o masum; ama bir o kadar da
İhtiras dolu çiçek!
Giysileriydi, hiç üzerinden çıkarmadığı
Saklanırken iki dalın arkasına, oyunların gölgesinde..
Yeni giydiği yüksek topuklarla yürümeye çalışan bir tazenin
Dudağındaki boyaydı, baştan çıkaran..
Yıllarca saklanmış tozlu bir defter arasında
Ve hep güzellikleri, mutlu aşkları anımsatan bir gül goncasıydı,
Vazgeçemediği
Vazgeçemediği
Yazmasının oyasıydı bir köylü güzelinin..
Ve yanakları..
Saçlarının kınasıydı alımının yanı sıra çeşme başında.
Son model bir otomobildi düşlerinde satın aldığı..
Sıfır kilometrede bir spor arabaydı belki de
Yaşamına güç katan hayalinin köşesindeki..
Ve nar gibi kızarmış dalında,
Isırılmayı bekleyen bir elma!
Öyküsünün başlangıcı gibi,
Sonu da kırmızı bir çizgiden ibaretti.
Yaşama kırmızı bakmasının sebebi bu muydu?
Yaşama kırmızı bakmasının sebebi bu muydu?
Onca sıkıntının arasında, hep yanan bir yürek taşırdı..
Belli ki, düşen korlardı içine, ayrılışlarda..
Ve hasretin şafakla birleştiği o kırmızı çizilirdi yeniden...
Ve hasretin şafakla birleştiği o kırmızı çizilirdi yeniden...
Yine o kırmızı çizgiydi karşıma çıkan..
Bazen üç nokta; ama kırmızı...
Ve Japon Gülü!
Dilek KESGİN
Ve Japon Gülü!
Dilek KESGİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder