Eylül tezgahında dokunuyor hüzünler,
Dolaşıyor. Yapışkan demlerse hep peşimizde,
Anımsatıyor son vedasını şu ömrün.
... Gömüyoruz sevda yorgunu anıları
Geçmişin toprağına güngünü,
Birgün yeşerir diye umut ağacı…
Boyuyor içimizi maviye
Turfanda düş kırıntıları yine de.
Damlalar düşüyor sarı yaprakla
Al ufka bakan gözlerimizden…
Isırıyor içimizi sessiz çığlıklar,
Kaplıyor kalp atlasımızı ince bir sızı.
Sonbaharın ıslak, sarı saçları
Düşüyor omzuna kekeme umutların,
Dili çözülmüş mevsimlerde
Acemaşiran ney sesi…
Kendinden başka kimseyi görmüyor felek,
Gözünde pas tutmuş kader gözlüğü.
Hevesler; okunmamış bir roman, aşklara gebe,
Yüreğimiz; iğdiş olmuş tutsak düş ardiyesi…
Zulmün acısını döküyor ayrılık üstümüze,
Ezberlenmiş tercümesini yokluğun.
Geçip gidiyor hayatlar sevgili beklemekle,
Dayandı güz finale düş ku(ı)ran yalnızlığımız…
Hiç nektar vermiyor aşka
Dolaştım da tüm çiçekleri birbir.
Anladım vefasızmış bütün günler geceler,
İçiyor ömrümüzü konsomatris bir zaman…
Durmuş Ali ÖZKALE-ADANA
“Aşk ve Zaman” adlı kitabı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder