30 Ocak 2013 Çarşamba

*GERİYE DÖNEN ADAM

 
Yağmur yağıyordu
Benim saçlarımda kırağılar vardı
onun omzuza konmuş bir gül
 
kapıyı açtım,
elinde eski bir bavul
yüzünde daha da eski bir hikaye
geldim dedi, geldim işte
 
sana kendimi getirdim,belki unutmuşsundur
birlikte söylediğimiz şarkıları getirdim
bir kaç gömlek bir pijama attı
tuttuğum notları,
serin volta boylarında adımları sayıp susuşlarımı
elimle büyüttüğüm nazlı bir menekşeyi
gökyüzüne verdiğim dualarımı
çakmağımı,sigaramı,tabakamı
ve kitaplarımı getirdim
döndüm dedi,döndüm işte.
 
içeri girdi aksıyordu bir ayağı
oysa nasılda akardı bayrak gibi önümüzde
nasılda oynardı saçları rüzgarı bulanda
bir ceylan gibi nasıl da koşardı
 
ayağım dedi,
derin bir nefes aldı
İçerde dedi,
bir bakır tas bıraktım
bir kehribar tesbih
birkaç kitap,
birkaç iyi arkadaş
tüketilmiş bir çeza
ve bir ayak,güldü sonra
dedemin yemen çölünde bıraktığı ayağı
ben içerde bıraktım,
kurban olsun ikimizinki de memlekete
 
oturduk,
uzun uzun baktık birbirimize
onüç yıl sonra yeniden karşı karşıya
bir deli gençliği
birlikte düşürmüştük yollara
bir yüreğimiz vardı ve onu koymuştuk ortaya
ben başımı onun omuzuna yaslardım
o taleal okurdu kulağıma
ben bazı geceler oturup ağlardım
o dua ederdi hepimiz adına
 
bir sonbahar akşamında ayrılmıştık
caddelerde arabalar akıyordu
yağmur yağıyordu
babalar
ekmekleri saklamış çeketlerinin altına
korkuyla evlerine koşuyordu
düdükler ötüyordu,sirenler çalıyordu,
şehri kimler çalıyordu?
oysa biz onunla
yüreğimizi koymuştuk ortaya
 
arkasından baktım,
elinde tahta bir bavul,
cebinde ikimizin yüreği
şifadan ayrılık,rahmetten yoksulluk
şen olasın mahpusluk
 
kaldır gözlerini yerden,dedi
onüç yıl dediğin ne ki?
bana mektup yaz,
bir de menekşe resmi yap
ve bir gül gönder anama
kaldır gözlerini yerden,
onüç yıl dediğin ne ki?
 
yürüdü Yusuf
yanıp sönen mavi ışıklar düştü gölgesine
ben onüç yıl bekleyecektim
onüç yıl
kavuşmak için
cebinde rehin götürdü gençliğime
 
İbrahim SADRİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder