5 Nisan 2012 Perşembe

*GÖÇMEN KUŞLAR

bahar gelip gelmemek arasında kararsız
orada bir saatin sarkacı gibi ortada,
kendinden beklenenden daha tembel hareketlerle salınıp durmada
sıcak ülkelere göç etmeye hazırlanan kuşlar da öyle, kararsız
ha çıktılar yola, ha çıkacaklar.

"ya içimden göçermekte olan kuşlar?" diye düşündü kadın
onlar yine terk etmeye hazır, baharın gelişinden habersiz
belki de diğerlerinin aksine soğuk iklimlere göçe hazırlanıyorlar.

kadın ne zamandır bu duyguyu yaşadığını hatırlamıyor
ama ne zaman bir terk ediş diğerine eklense
bir kanat çırpışı, bir gri bulut kümesi gelip yerleşiyor yüreğine.

kadın oturduğu yerden
denizin üzerinde biriken yağmur bulutlarını
ve artan beyaz köpükleri görünce
"fırtına yaklaşıyor" diye düşündü.

içeride bulunduğu geniş salonda da aynen dışarıdaki fırtınaya benzer
gri bulutlar tavanda ve derin bir sessizlik
yerleşmişti koltuklara divana
duvardaki maskların her birine
hepsi sessizce bir şeylere hazırlanıyor
biri diğerinden habersizmiş gibi bir tavır takınıyordu.

adam orada öylece oturmuş
televizyon seyretme oyununda baş rolde
ama aklı çok uzaklarda
fırtınadan kaçıp sakin bir liman arayan bir kuşun kanadına takılmaya hazır
öylece bakıyor ama görmüyor, sessizliği dinliyor.

dışarıda sessizlik avaz avaz yankılanıyor.

kadın, "sessizliği bozacak bir cümle bulmalı
yoksa dışarıda, deniz yüzeyindeki köpükler artacak
bulutlar daha koyu griliklere dönüşecek" diye düşünüyor.

gözünde biriken yaşları bıraksa
dışarıda şiddetli bir sağnak başlayacaktı, biliyordu.
artık bu bitiş ve terk ediliş korkularından sıkılmış
gerekirse fırtınanın bir parçası olmak
rüzgârın hoyratça savuruşunu saçlarında hissetmek istiyordu
ama asla gidenin arkasından ağlamamak...

hep söylenirdi, "her bitiş yeni bir başlangıçtır" diye
artık buna inanmıyordu
bitişler hep başka bitişlerin, ayrılıkların başlangıcı oluyordu
artık umudu yeşertecek gücü kalmamıştı...

içinden göç eden kuşlar,
bahara hazırlanan bu şehre
geri dönmeye hazırlanan kuşlardan daha çok ilgilendiriyordu onu
dışarıda fırtına başlamış
yağmur damlaları camları dövüyordu.

kadının yanağından iki damla yağmur kendiliğinden yuvarlanıverdi.

dışarıda fırtına başlamış
kadının içindeki kuşlar
fırtınaya aldırmadan hazırlıklarını tamamlamış
içindeki sessizlik uzadıkça, daha kararlı duruma geçmişlerdi
kanatlarını ha çırptı ha çırpacaklar...

adam hiçbir şey söylemeden kalktı,
paltosunu aldı ve çıkıp gitti
kadının içinden göç eden kuşlarla birlikte
geri dönmemecesine.

izmir, nisan 2003


Özlem ÇAĞLAYAN


Kaynak:www.anafilya.org

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder