Bugün iş yerinde 10 Kasım’ı konuştuk, tema konusu olarak seçmiştim. Çok üzüldüm hiç kimsenin haberi dahi yoktu, tarihi sordum dedim bugün ne biliyor musunuz? sonra cevap verdiler evet 10 Kasım dediler derin bir iç çektiler biz biliyoruz fakat çocuklarımız hiç bilmiyorlar dediler. Unuttular Türklüğü onlar artik Hollandalı oldular istesek de olmaz artik biz değil; fakat çocuklarımız buralı artık dediler.
Sessizce düşündüm sordum cevapladım kendi kendime, neler kazandım neler kaybettim, dedim. İyi ki üç sene de olsa Türkiye’de okula gitmişim dedim. Geçen seneye kadarda ben de maalesef buradaki gençler gibi Türkiye’yi unutmuştum sadece tatil ülkemdi ne zaman ki sizlerle tekrar karşılaştım yolumu değiştirdim gitmem gereken yolda yürümeye başladım çok mutluyum.
Baktım 1989 tarihinden sonra hiç 10 Kasım aklıma gelmemişti, hiç Atatürk’ü düşünmemiştim, hiç bir milli bayramımız aklıma gelmemişti, ne İstiklal marşımız, ne andımız hiç biri aklıma gelmemişti, ne arkadaşlarım, ne de öğretmenlerim gelmişti aklıma. İyi ki sizlerle tekrar karşılaştım öğretmenim, unuttuğum unutmak üzere olduğum değerlerimizi bana yeniden kazandırdınız onun içindir ki sizlere yakınlığım, belki de tekrar kayıp etme korkumdu. Anladım ki öğretmenlerimde benim kadar çok mutluydu, onlar da beni tekrar görmekten çok mutlu olmuşlardı, hiç de beni yadırgamadılar, çok eksiklerim de varsa yüzüme vurmadılar.
Ben ancak bu kadarını öğrendim üç senede öğretmenim, çok iyiyim demiyorum fakat burada yasayan Türk gençlerine göre çok şey biliyorum. Simdi bakıyorum da öğretmenim, Veli Taştan öğretmenim olsun, siz olun, Hikmet Türkay öğretmenim olsun hepinizde çok candan samimi davrandınız, güveni sağladınız. Ben de açık yüreklilikle hiç de korkmadan konuşmayı, fikirlerimi paylaşmayı öğrendim. Belki birisiyle daha yakin konuştum, belki diğeri ile biraz daha mesafeli ama değerler hep aynı. Ne olursa olsun öğretmenlerimin hepsini çok seviyorum bana bir şeyler öğretmişler ki unutulmuş gibi de görünse unutulmamışlar.
Öğretmenlerimle olan sohbetlerimi gözden geçirdim Veli öğretmenimle çok değerli sohbetlerim oldu, saatlerin nasıl geçtiğinin dahi farkına varmadım. Öğretmenim dahi dedi: “Sümeyla seninle sohbet etmek çok güzel, ne mutlu bize ki sizler gibi öğrencilerimiz var” dedi. Hikmet Turkay öğretmenimle sohbetimizde” Sümeyla seni tekrar görmek istiyorum, İstanbul’a geldiğinde beni ara görüşelim demişti. Ne kadar güzel bir duygu öğrencin tarafından o kadar sene sonra hatırlanmak ve internette de olsa sohbet etmek demişti. Tabi ki hatırlayacağım benim için öğretmenlerim değerli, İstanbul’a gittiğimde telefon açacağım, beş dakika da olsa görüşeceğim öğretmenimle.
Celali öğretmenime yazdığım ilk maili hala çok iyi hatırlıyorum ne kadar resmi içimden diyordum beni tanımayacak unutmuştur hiçte göze batan bir öğrenci değildim, hatırlaması imkânsız diyordum. Bir gün sonra gelen mail beni şaşırtmıştı, çok duygulanmıştım, hiç beklediğim bir şey değildi. Telefon numarasını da yazmıştı öğretmenim.
Bir Cuma günüydü kardeşim aradı nerdesin abla çabuk bilgisayarını aç sana ne göstereceğim demişti. Hemen açtım baktım karşımda öğretmenimin blog sayfası ve fotoğrafları. Nasıl ağlamıştım o kadar sene sonra karşımdaydı. Daha sonraları her zaman kendime sormuştum nasıl ben akil edipte bakmadım Google’dan nasıl olurda kardeşim benim düşünmediklerimi düşünebilir demiştim kendi kendime. Onun da cevabını bulmuştum, yıllar önce hayır demesini öğrenirken unutmak istediklerimi de unuttuğum içindir ki merak edip bakmamıştım, silmiştim aklımdan, yüreğimden. Hepsini silmiştim kendime yeni bir hayat kurmuştum, yanlışlarımla, doğrularımla, sırlarımla hepsini çok iyi korumuştum. Türklerden uzak her şeyi değiştirmiştim oturduğum semti değiştirdim arkadaşlarımdan uzaklaştım kendime sadece Hollandalı arkadaş seçtim. Zaten kimse de benim Türk olduğumu tahmin etmiyordu bu da benim işime geliyordu istediğim gibi hareket ediyordum. Her gün Türklükten daha çok uzaklaşarak yaşıyordum; ta ki gecen sene 22 ağustosa kadar öyle yaşadım. Aslında çok da mutlu değildim durumdan, kolaydı fakat huzur vermiyordu. Şimdi burada yasayan gençlerde benim eski halimden farklı değiller çok iyi biliyorum onlarda bir boşluğun içindeler kendi hayatlarına yön veremiyorlar. Benim bir şansım varsa oda kendime çok güveniyor olmam, ne olursa olsun kafama koymuşsam yapıyor olmamdı. Tabi tek bu yetmiyordu, tekrar öğretmenlerimle olan kontağımdı beni biraz çekip çeviren hayatıma yön veren.
Öğretmenlerim beni hiç bir zaman aşağılamadılar küçük görmediler fakat bazı arkadaş olarak sahip çıkmak istediklerim beni aşağıladılar sanki onların yanında basit değersiz ciddiye alınacak birisi değilmişim gibi yaptılar. En son örneği gecen tatildi hepsi ayrı bir iz bıraktılar, aklıma geldiğinde hala çok üzülüyorum. Biliyorum ki o kişiler bana olan davranışlarından daha çok kendi kişiliklerini yerine tam oturtamadıklarından hırslarını benden aldılar. Yine de diyorum boş ver herkes kendi bilir sen bildiğinden şaşma ne biliyorsan onu yap diyorum.
Bugün yaşlılarımla sohbet ederken bir konuda bizim çocuklarımızın bundan sonra Türkiye’ye dahi gitmemesiydi. Ben de onu gelecekte görebiliyorum biliyorum aradan 20 yıl geçsin kimse Türkiye’ye gelmeyecek artik diyecekler asıl kökenimiz oradanmış fakat yıllar önce oradan gelmişler biz buralıyız diyecekler bu olacak bir şey. Tek burada yasayanlar öyle demeyecek Türkiye’de yasayanlarda ayni şeyi söyleyecekler, unutacaklar buradaki Türkleri. Zaten unutmuş bir durumdayız o zaman tamamen unutulacak. Böylelikle de bir şeyleri yavaş yavaş kayıp ediyoruz öğretmenim. Farkına varmadan elimizden yok olup gidiyor.
Bazı şeyler bize normal geliyor fakat çok iyi biliyorum sizler geldiğinizde gözlemlediğinizde aslında hiç de normal olmayan şeyleri göreceksiniz. Nerdeyse hiç bir Türk genci Atatürk’ün olum yıl dönümünü bilmez; çünkü daha önceleri ben de bilmiyordum. Hiç biri İstiklal Marşı’nı bilmez; ben de bilmiyordum çünkü. Buna benzer o kadar çok şeyler var ki hangisini anlatayım. Geldiğinizde siz kendi gözlerinizle göreceksiniz benim neden Türkiye’deki arkadaşlarımla, öğretmenlerimle olan kontağıma sahip çıktığımı anlayacaksınız. Kesinlikle ve kesinlikle sizleri kayıp etmek istemem. Bugün yine biraz kibar davranim başınızı şişirmeyim öğretmenim sonra yine yazacağım.
Saygılar öğretmenim, iyi ki varsınız, Iclal Ablama, Gamze’ye ve Cenk’e selamlar…
Öğrenciniz Sumeyla-HOLLANDA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder