Evvel zamanların birinde, iki mecnun varmış.
İkisi de deli divane dolaşırmış çöllerde...
Fakat; bu iş biraz tuhaf gelmiş ahaliye.
Leylâ bir taneyse, Mecnun neden iki olsun...
Muhakkak bir tanesinin Mecnunluğu sadece dilde!
Zamanın kadısına müracat etmişler ve bu işi çözmesini istemişler...
-Peki, demiş kadı, İki mecnunu da çağırın gelsin...
Gelmişler. Önce bir tanesi girmiş huzura, durmuş Kadı efendinin karşısına...
Kadı sormuş:
-Sen mecnunsun öyle mi?
-Öyle...
-Peki,Leylâ için,hemen şimdi kolunu feda eder misin?
Mecnun:
-Tabi..demiş,ne demek,Leylâ’ya canım feda!
“Tamam” demiş Kadı,”sen çık,öteki mecnun gelsin”...
Gelmiş ikinci mecnun,durmuş huzura...
Kadı sormuş ona da:
-Sen mecnunsun öyle mi?
-Öyle...
-Hemen şimdi, feda eder misin kolunu Leylâ için?
Mecnun sessiz... Yüzüne bi hüzün çökmüş...Gözlerine yaşlar birikmiş... Yutkunmuş... Ölecek gibi, yarım bir nefes almış sessizce... Uzun uzun bakmış koluna ve nihayet söylemiş:
-“Kıymayın, Leylâmın koluna...”
Bu sözün üzerine söylenecek söz var mı? Gözüyle bakamadığın, eliyle tutamadığın, diliyle konuşamadığın, damarlarında dolaşamadığın yâr mı?
Alıntı
TEŞEKKÜRLER ÖĞRATMENİM.
YanıtlaSil