10 Mayıs 2010 Pazartesi

*YAŞAYARAK ÖĞRENMEK

Bir gün Napolyon düşman askerlerinden kaçarken, bir bakkal dükkânına girmiş. Bakkala hemen kendisini saklamasını emretmiş. Bakkal da Napolyon´u müsait bir yere saklayıp, biraz sonra gelen düşmanları da;

-´Az evvel biri koşarak şu tarafa kaçtı.´ diye savuşturmuş. Nihayet biraz sonra Napolyon´un muhafızları yetişmişler. Bakkal ömründe bir daha karşılaşamayacağı Napolyon´a sormuş:

-´Efendim, af buyurun ama merak ettim, ölümle bu denli burun buruna gelmek nasıl bir duygu?´ Napolyon birden öfkelenmiş.

-´Sen kim oluyorsun da benimle böyle dalga geçercesine konuşabiliyorsun?´ diye bağırmış. Hemen askerlerine, adamcağızı kurşuna dizmelerini emretmiş Askerler bakkalın gözünü bağlayıp, karşısına dizilmişler. Mermiler namlulara sürülmüş, artık ´ateş´ emri verilecek...

Adamcağız içinden
-´Ah, ne yaptın sen? Şimdi ölüp gideceksin´ diye düşünürken, arkadan bir çift el uzanmış, gözündeki bağı açmış. Karşısında Napolyon varmış. Tek cümleyle cevaplamış Napolyon:

-´İşte böyle bir duygu!´

Yaşayarak öğrenmek, bedeli en yüksek öğrenme biçimidir! ALINTI

Teşekkürler Nazan Meltem AKTAŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder