26 Ekim 2009 Pazartesi

*ÖLMEK KOLAYDI...



                 AMA SEN VARSIN               
                Gece yarısı çoktan devrilmiş , yatağa atmıştı kendini.Odayı aydınlatan mum ışığı tavanda  şekilden şekile giriyordu yine. Ona inat adeta raksediyordu tüm görkemiyle…
               Bir sürü düşünce duygu, karmaşasında  bir sağa bir sola dönüp duruyordu , fırtınaya yakalanmış gemi misali. Hiçbir düşünce sonuna kadar gitmiyor, aklından geçen bir kelimeyle başka konuya atlıyordu.Kırk düşünce kırk takla atıyor, sarhoş beyninde davullar çalıyordu…
                Bu halini sadece kendi biliyor, kendi yaşıyordu.Gün ışığında bambaşka birisi…
                Gecenin karanlığı bittiğinde bambaşka biriydi çünkü.Dışardan bakıldığında kelli felli bir adamdı. Eh yakışıklı denecek kadar da vardı endamı. İşi gücü olan, bir sürü şey başarmış sevilen, itibar gören bir beydi üstelik. Nerdeyse yirmidört saatini dolduracak kadar da çevresi…
                Kimseler bilmezdi içinde ki ızdırabı , yalnızlığı, korkuları. Söylemezdi ki. Başı hep dik hep mağrurlu…
                Akşam olup el etek çekilince kapanırdı mahrumiyetine ve kendini bekleyene. Bazı geceler rakı sofrası,bazen de biraları ve sigarası eşlik ederdi yalnızlığına. Yine öyle bir gecenin çakır keyfinde hafiften dönen başı ve firari duygularla atmıştı kendini yatağa. Bir küfür savurdu inceden…
                __ hay ben böyle hayatın içine ….
                Ölmek ne kadar kolaydı dedi yıllar önce elinden kayıp giden hayatın derin acısıyla. Ölmek kolaydı ama sen vardın…
                Tavana dönük yüzüne ince bir tebessüm yayıldı. Çakır keyif düşüncelerini yanan mum ışığının hülyasına bıraktı. Hafif bir gevşeme yayıldı bedenine ve ruhuna. Az önceki karabasan gitmiş, yerini pembe hayallere bırakmıştı…
                Sıcak bir ev,tekrar dönecek diye beklediği sevgilisi ve ve mum ışığında raks…


Münevver ERDOĞMUŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder