
Çalıyor tehlike çanları... Alarm durumunda duyular... Boşluğa düştüm yine sonunda... Korkuyorum... Hataların en büyüğü hep buradayken yapılanlar oluyor. Ve ben artık hata yapmak istemiyorum. Sarı kart görmeden maçı bitirmeliyim bu sefer; takımım için...
Kabuklar değişiyor; maskelerin yerini yenileri alıyor; ne bir arada, ne de ayrı olmuyor onlarla.
Küçük küçük, günü değerlendiren hedeflerim oluyor. Bazen, gün bitmeden ulaşıyorsun onlara; bazen de hedefine varamadan, gün bitmiş oluyor. Hemen ardından, beyninde yeni post-it ler; yeni hedefler beliriyor ve bir kısırcağız içinde çark dönüyor...
Amaç ise belli belirsiz; varla yok arası; karmaşık, yollar çakıllı; kararsız...
Ama, O hep akıyor... Bazıları, lüks bir yelkenlide yelken açıyor; bazıları kürek çekiyor var gücüyle, bazıları ise küçük bir salın üzerinde akıntıyla yolunu bulmaya çalışıyor...
Tanıştırayım; O, hayatın ta kendisi işte; yelkenler, sandallar, sallar mı? Hepsi ödünç bize...
İstemezsen çek kıyıya; ya bir ağaç ol gölgenden faydalansınlar ya da bir çiçek ol koklasınlar.
Ben mi? Sürekli kürek çekenlerdenim ben. Bazen yelkenlide sıramı beklesem de yelkenimi açıp tekrar küreğe asılıyorum. Kimi zamanda; o sala atlayıp seyre dalıyorum hayatımı...
Dedim ya boşluktayım...
Dedim ya korkuyorum...
Aslı KANAY-İST.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder